9 Haziran 2025 Pazartesi

KORKUNUN ÜZERİNE GİT

 

-Korkmak insan için yaşamak için gösterdiği en doğal tepkilerden biridir beyefendi. Birçok insan korkmayı ciddiye almadığı için erken yaşta bu dünyadan göçer maalesef, olaya bu gözle baktınız mı hiç?

 

-Yok, o gözlerimi evde unutmuşum galiba, hiç bakmadım doktor bey. Gerçi baksam da bir şey fark etmez nasılsa, ileri derecede hipermetrop, orta derecede miyop ve yeterince astigmatım aynı zamanda. Gittiğim göz doktorları bana kör muamelesi yaparlar hep.

 

-Karamsarlık insanı karamsarlığa iter beyefendi işe önce iyimser olmayla başlamamız en doğrusu bence. Bardağın yarısı boş, bu belli. Dolu olan kısmını görmeyi deneseniz.

 

-yarım bardak su içmeyi sevmiyorum doktor. Bendeki bardaklar hep dolu olmalı.

 

-iyi ya işte daha iyimser yapar ki bu sizi.

 

-iyi de benim cam fobim de var suyu tastan içiyorum ben.

 

-bazen başkalarının fikirlerini dinlemek faydalıdır. Bir deneyin bence.

 

-Doktor Bey ne zaman başkalarının fikirlerine uysam başıma gelmedik kalmıyor ama.

 

 -Bakın beyefendi siz ne derseniz diyin, işin uzmanı ve psikoloji dalında üç mastır, iki yüksek ve bir buçuk yayın yapmış biri olarak konuşuyorum ve diyorum ki; kapalı yer korkunuzu yenebilmenizin ilk ve en önemli kuralı korkunuzun üzerine gitmenizdir. Gitmezseniz olmaz. Onu yenemezsiniz. Siz de takdir edersiniz ki bir şeyi yenebilmeniz için onu bulabilmeniz gerekir. Göremediğiniz bir şeyi asla yenemezsiniz.

 

-Üç kere gittim doktor, değişen bi şey olmadı. Üçün birinde bile değişen bi şey yok yani. Yani birinde değişseydi en azından umut olurdu, o da yok.

-Olabilir demek ki çareniz dördüncü gitmenizdeymiş. Bir daha gidin bakalım. Ona patronun kim olduğunu göstermeniz gerekli. Emri kimin verdiğini bilsin bir.

-İyi de bunun için gitmeme gerek yok ki doktor, patron o, çok belli. Niye bi daha gidip yorayım ki kendimi? Emri o veriyor hep.

-Tekrarlıyorum, iyileşmek istiyorsanız eğer, bu şart. Bence bir kez daha denemelisiniz. Umuyorum ki bu sefer yeneceksiniz onu.

-Güzel diyon da doktor. Korkum çok uzakta oturuyor. Zırt pırt ta gidilmiyor ki. İnanmayacaksınız belki ama bi gidiş dört yüzden aşağı diil. Bi de dönüşü var bunun. Arada acıkınca bi şeyler yiyecen, içecen. Can mı dayanır?

-Haklısınız. Bakın o zaman ne yapalım biliyo musunuz? Gitmeyin. Çağırın o gelsin.

-Çağırdım gelmiyo. Uzun yol korkusu varmış. Gelemiyo işte. Mesafe uzadıkça korkusu da artıyormuş, ben de mesafenin uzadığı yerde oturuyorum ne yazık ki. İkimizin evi arasında maratoncular idman sahası olarak kullanıyolar.

-Korkunuzun korkusu var öyle mi? Garip.

-Niye garip olsun ki doktor, nasıl ben ondan korkuyosam o da uzun yoldan korkuyo işte. Ne var bunda? Sizin yok mu?

-Mantıklı aslında. O vakit şöyle yapalım. Arayın onu, korkularınızı değiştirin. Böylelikle siz ondan değil uzun yoldan korkarsınız ve onun yanına gitmek zorunda kalmadığınız için de paranız cebinizde kalır? Nasıl fikir?

-Kötü fikir. Korkmak ayrı sevmek ayrı. Ben ondan korkuyorum dedim, sevmiyorum demedim ki. Tamam, ben uzun yoldan korkarak para kaybetmeyeceğim ama o ne olacak? Kendinden korkarak rahat edemez ki.

-Bakın böyle düşünmemiştim hiç.

-Fark ettim.

-Haklısınız. O zaman şey yapalım biz. Bana sormuştunuz ya. Ben mesela yüksekten korkuyorum. Siz korkunuzu benimle değiştirin önce ben ondan korkayım. Sonra siz onunla korkularınız değiştirirsiniz, uzun yoldan korkarsınız, o da yüksekten korkar. Bu nasıl? Kimse kendinden korkmuş olmaz.

-Gereksiz.

-Niye ki?

-Sizinle korkumu değiştirdikten sonra, yenisiyle idare edebilirim ki ben. Niye bi daha onunla değiştireyim?

-Vay, bu da doğru bak. O zaman ikimiz değiştiriyoruz, olay kapanıyo zaten. Öyle mi?

-Değil maalesef.

-Hayda şimdi ne oldu peki? sorun ne?

-On yedinci katta oturuyorum doktor.

-Hmm bu sorun olabilir gerçekten. Bakın ne geldi aklıma. Ben bahçe içerisinde müstakil, havuzlu bir evde oturuyorum. İsterseniz evlerimiz de değiştiririz, böylelikle ben yüksekten korkmayacağım için on yedinci kata rahatça çıkarım, siz de yeni eviniz tek katlı bina olduğu için problem yaşamazsınız. Evet?

-Mantıklı. Bir dakika anahtar cebimde olacaktı. Buyrun. Ben de sizinkini alayım. Tapu işlemleri için falan tanıdığım biri var, ondan rica ederim size uğrar bir ara.

-Anlaştık o zaman. Çözdüğümüze sevindim.

-Ben de. Borcum ne kadar doktor?

-Şimdi bir bakalım. Muayene iki yüz elli lira. Yükseklik korkum, hadi yarısını alayım, sizden de korkunuzu aldım onu düşelim. Beş yüz elli lira. Ev bir buçuk milyon demişlerdi en son, bunda da sizinkini düşersek, beş yüz bin de o diyelim. Toplaaam. Beş yüz bin sekizyüz lira.

-Peki bana ne olur doktor?

-Valla başkası kurtarmaz beyfendi, en son bu.

-Tamam ya, anlaştık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ŞEY

  Çook yıllar önce. Babam o zamanlar boyacılık yapıyor. Bir gün sabahın beşinde, -niyeyse kargalar uyanmadan yola çıkıyorduk hep- evden çıkt...