2 Haziran 2025 Pazartesi

HİKAYE

 Oğlum romanla hikâyenin farkını sordu küçükken.

 “Uzun soluklu olan roman, kısa süren hikâye,” dedim.

 “Yani?” dedi.

 “Yani, adam bakkala girdi, bir çiklet aldı ve çıktı dersen hikâye. Aynı adam sokağın hemen başında, sık ağaçların arasına herkesten gizlenirmiş gibi sıkışmış duran küçük bakkalın kırık dökük ahşap kapısını gıcırtıyla ittirerek zor bela açıp içeriye girerken rüzgârın yerden kaldırıp suratına yapıştırdığı yaprağın fizyolojisini irdeler, bakkalın yanağındaki benin etrafında uzamış iki kılın o konuşurken nasıl titrediğini anlattıktan sonra çiklet alır, çiklete o ismin neden verildiğini ayrıntılarıyla açıklayıp, üretildiği fabrikanın mahalleye olan faydalarının analizlerine değinmenin arkası bakkaldan çıkarsa roman olur,” dedim.

 “İyi, ben hikâye yazacağım o zaman,” dedi.

 Akşam hikâyesini okudu bana.

 “Adam bakkaldan sakız aldı, parasını ödemeyi unuttu.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

SEÇİLMİŞ OLAN 28

  “Ben buraya girdim daha önce.” Mağaranın içi daha önce 117 numaralı evde, şöminedeki gizli kapıdan Suratsız’la girdiğimiz mağaranın içi ...