22 Haziran 2025 Pazar

KABURGASIÇATLAĞIN İSMAYİL 2

 

 

SAHNE 4                               Zort ödül töreni

         Bilim adamı, bilim adamının karısı, seyirciler

 

Zort ödülü verilirken kısa bir an.  Bilim adamı kendisine verilen hıyar sembolü olan ödülü alır ve havaya kaldırır.

 

Dinleyiciler ayağa kalkmış koltuk altlarını zortlatarak alkışlamaktadırlar.

 

BİLİM ADAMI

Bu ödülü bana layık gören siz değerli Sektörlülere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Bu güneş yüzü bu ödülü almışsam sizin sayenizdedir. Asıl zort sizlerin hakkıdır.

(Elindeki ödülü sol eline alır ve sağ elini sol koltuk altına sokup zortlatır.)

 

Dinleyiciler, sağ elleri sol koltuk altlarında zortlatırlar. İçlerinden bi tanesi önde olanlardan, tam tersi sol eli, sağ koltuk altında zortlatıyordur.  Bilim adamının karısı, gözlerini silmektedir.

 

SAHNE 5                       Gök lalesi üretim birirmi

         Bilim adamı

 

BİLİM ADAMI

Artık yıllardır benimle dalga geçen meslektaşlarım önümde eğilecekler, özellikle o Kantor denen ışınlanırken şerefi dışarda kalmış ta şahsiyeti açılmamış kafası olmayan sektörbaşı yalayası. Şehir Meydanının ortasına heykelim dikildiğinde gözlerinden sıvı tuz bileşikleri boşalacak.

 

SAHNE 6                       Kantor göğüs çekim

         Kantor

 

Kantor göğüs çekim ağlayarak, heykele bakmaktadır.

 

SAHNE 7                       Gök lalesi üretim birimi

          Bilim adamı

 

BİLİM ADAMI

(Heyecanla, bitkide büyüyen sebze ve meyvelere dokunmaya kıyamadan bakarak)

Önce şehrin anahtarını verecekler bana,  sonra da isim verecekler. Evet, isim verecekler, vermeleri lazım. Selüloid olmaz. Böyle bir buluş yapan nadide Şehirli için Selüloid yeterli bir isim değil. Bütün sektörde sadece beni anlatan, her güneş döndüğünde yedikleri yemekleri masalarına getiren kahramana yakışan bir isim verilmeli. Bitkilerin efendisi diyecekler bana. Nebatbaşımeap. Hayır, hayır. Daha büyük bir ad. Hıyarın üretgeçi diyecekler.

(Sesini kısar ve saksıya iyice yaklaşır, fısıltıyla)

Evet, Hıyarın üretgeçi. Yapılan her cacıkta beni hatırlayacaklar. Adıma tıngırtıyla sözler söyleyecekler. Ders kitaplarında benden bahsedecekler hep.

(Derin bir nefes alır ve salatalığa benzer sebzeye dokunmak üzereyken)

Adımı en büyük meydanlara verecekler. Hıyarın üretgeçi.

(Sesini değiştirip kadına benzetir)

Nerede buluşalım?

(Erkek sesi çıkararak)

Nerde olacak, Hıyarın üretgeçi meydanında tabi. Heykelin orda.

(Sevinçle)

O benim. Benim.

(Sebzeye dokunduğu an, birden önündeki saksının üzerindeki lamba söner, korkarak elini çeker, lambaya bakar.)

Neler oluyor?

(Başını çevirip diğerlerine bakar. Onlarda sönmeye başlar. Önündeki kabak kurumaya ve bozulmaya başlar. Bitkide bulunan diğer sebzeler de. Gider başkasına bakar. Sebzeler aniden buruşmaya, kararmaya ve yok olmaya başlarlar.)

Hayır hayır hayır, üretgeçinize bunu yapamazsınız..

(Diğerlerine gider, hepsi aynı şekilde yok olup gider, saksıların arasında bağırır)

Hayıııırrrr.

 

Tavandaki aydınlatma ışığını görürüz. Yanıp söner birkaç kez.

 

Kesme.

 

SAHNE 8                           Himiroid’in birimi

Himiroid, Grizu, Grizantem, Gripin, Ulak, uzaylı iki dişi, Araknoid(Ses)

                                   

Tavandaki aynı aydınlatma ışığından vardır. Yine birkaç kez yanıp söner. Aşağı masaya kayarız.

 

Himiroid’la üç ayrı uzaylı dört kişilik bir masanın etrafında oturmuş poker benzeri bir oyun oynamaktadırlar. Masayı tepeden aydınlatan ışık harici, oda karanlıktır. Himiroid yüzünde faça izleri olan, bir kulağının yarısı olmayan, iri yarı bir uzaylıdır. Garip ışıltılı siyah bir kıyafet giymiştir. Hemen arkasında ayakta duran iki şişmanca dişi uzaylı, boynuna sarılıp, başından falan öperler, ara ara ellerindeki üzüm salkımına benzer tanelerden Himiroid’in ağzına koyarlar. Masadaki diğer sandalyelere oturmuş üç griden Himiroid’in tam karşısında oturan Grizantem parlak yeşil, Grizu ve Gripin ise daha gösterişsiz kıyafetler giymişlerdir.

 

HİMİROİD

(başını kaldırıp tavandaki lambaya bakar.)

Elektriklerde bi gidip geliyor ha, sabahtan beri.

 

Elindeki kağıtlara döner.

 

Üç tane A bir tane elma vardır.

 

Önündeki paraların hepsini eliyle masanın ortasına diğer yığına katar ve elindeki kartları görünmeyecek şekilde masaya bırakıp kollarını ensesinde bağlayarak arkasına yaslanır. Arkasındaki dişilerden birine göz kırpar. Dişi kıkırdar.

 

HİMİROİD

(Diğerlerine)

Gördüm. Başka gören?

 

GRİPİN

(Kartlarına bakar. 2 tane elma, 1 armut, 1 bok resmi.)

Ben körüm. Görmüyorum. Yuttuklarını çıkartıyor kartlarım.

(Elindeki kartları görünmeyecek şekilde masaya atar)

Bu güneş arkası şansım bana küskün. Benden pas.

    

HİMİROİD

(Grizu’ya)

Sen Grizu. Senin bu güneş arkası şansınla aran nasıl?

 

GRİZU

(Kartlarına bakar, üç bok, bir dudak kartı vardır)

Dahili yarımcıklıktan hallice. Kör değilim ama sağlam şaşıyım.

 

HİMİROİD

O ne lan öyle?

 

GRİZU

Öpücük veriyor kartım fakat, öpülücek gibi değil gibi değil öbürleri varken.

(bırakır)

Ben de körüm.

 

Himiroid, Grizantem’e döner.

 

         HİMİROİD

Peki sen Grizantem. Sen de mi körsün?

 

Grizantem elindeki kartlara bakar, üç tane büyük A, bir tane küçük a vardır. Önündeki paraları masanın ortasına iter.

 

GRİZANTEM

Benim şansım bu güneş arkası özlemiş beni anlaşılan Himiroid, ha bire öpüyor parmaklarımdan. Sanırım masadaki sektöriler, bana doğru vektöriler bu güneş sırtı.

(Kartları çevirip masaya bırakır.)

Üç büyük en fazla ile bir küçük en fazla.  En çok üç küçük en fazla ile bir büyük en fazla vardır. Matematik böyle diyor. O da yakınından geçmez. Darılmak yok.

 

Uzanır ve masadaki paraları almak ister. Himiroid yanındaki baston benzeri çubuğun tutmaçıyla kolunu tutar.

    

HİMİROİD

Dur acele etme Grizantem.

(Dişilere bakar.)

Acele işe, sırada bekleyenler var di mi?

(Dişiler kıkırdar. Uzanır, Grizantem’in bileğinden, giysisinin yeninden bir kart düşer. Gülümser.)

Haklısın bu güneş arkası şansın parmaklarını ha bire öpüyor. Biz burada olmasak var eden bilir parmaklarınla neler yapacak bu şansın var ya?

(Masaya düşen fazladan kartı bastonuyla kendine çeker.)

Yerçekimi de böyle diyor işte. Çekerim diyor. Düşersin diyor. Düşmez kalkmaz bir var eden.

(Alır karta bakar)

Büyük en fazla.

(Dudaklarını büzerek, hayretini ifade eder)

Haklısın bu güneş sırtı şansın sana tutkulu gerçekten. Baksana aynı destede yedi büyük en fazla var. Oysa dört tane olurdu hep.

(Kartı diğer eliyle alıp önüne atar)

Ne diyorsun?

 

GRİZANTEM

(Korkmuş, kekeleyerek)

Ben.. o oraya nasıl girmiş? Ben. Hiç haberim yoktu, yalanım varsa yalasınlar bak.

 

HİMİROİD

Onlar bazen böyle yapıyolar işte. Habersiz. Yine de, ne diyorsun derken şiirsel bir şeyler beklerdim senden Grizantem.

(Dişilere bakar)

Parmaklarımın nutku tutuldu arkandaki dişileri gör4ünce, ne diyeceklerini bilemiyolar falan.

(Dişiler kıkırdar. Grizantem’e döner)

O yüzden ben de onlardan birini alacağım. Lazım falan olur, bir dahaki sefere,

(Himiroid elindeki bastonun düğmesine basar, bastonun ucundan bıçak çıkar. Aniden çevirip Grizantem’in bir parmağını keser.)

Nasıl olsa sen de üç tane daha var di mi?

 

Grizantem ellerini hızla geri çekip parmağına bastırır.

 

HİMİROİD

Ya da iki mi alsaydım? Bu güneş turlarında şansla aram çok iyi değilken hazır.

 

Grizantem masadan fırlayarak kalkar ve kaçar.

 

HİMİROİD

(Arkasından)

Kapı orada değil.

 

Grizantem duvarda şeklini bırakan bir delik açarak kaçar.

 

HİMİROİD

Artık orada.

(Uzanıp masadaki paraları önüne çeker. Masada yeşil kan izleri olmuştur.Kesik parmağı eline alır. Diğerlerine döner.)

Bir el daha döner miyiz beyler?

(Eline aldığı parmağa bakıyordur)

Nasıl olsa elim güçlendi artık.

(Kesik parmağı yanındaki içi parmak doşu kutuya atar. Diğerlerine bakar)

Evet.

 

GRİPİN

Güneş neredeyse sırtını çevirdi artık, diğer yarım bekliyordur, öz birime geç kalmayım, gelirken unsal katı al demişti, satancılar kapanmadan yetişeyim.

 

GRİZU

Ben de.

 

HİMİROİD

Sen de ne Grizu, senin öbür yarın yok ki.

 

GRİZU

Ben de fark ettim, olsun diye çalışacağım gidip, güneş arkaları yalnız geçmiyor artık, ben de bundan böyle güneş sırtını dönünce eve bi şey alarak gitmek istiyorum,

(Gripin’i i işaret eder)

onu seyredip öğrenmem lazım.

 

HİMİROİD

İyi o zaman, sizi tutmayayım ben, başka güneş önü görüşürüz. 

(masadakiler kalkmaya hazırlanırlar)

Ha.

(Tekrar otururlar)

Gelirken parmaklarınızı sayın da gelin ama, sonra tatsızlık çıkmasın aramızda, yok dört taneydi de üç tane kaldı falan, bakmayın sert göründüğüme kan pompalayıcım kırılıyor yeminle.

(Dişilere bakar)

Di mi kızlar?

(Kızlar kıkırdar. Diğerlerine döner yine)

Sonra kötü benmişim gibi oluyor hep.

 

GRİPİN

O.. olur Himiroid. Sayarız.

 

HİMİROİD

(Gripin’e)

Ha. Unsal katıyı Orionlulardan alma sakın. Sizinkiler yapıyomuş. Köşede Siriusluların var bi tane, oradan al, onların ki çabuk kayalaşmıyor.

 

GRİPİN

Pe.. Peki Himiroid, ordan alırım. Dirseklerin dert görmesin.

(Grizu’ya)

Bizimkilerin yiyecek işlerinden uzak durması yasak değil miydi?

 

Kalkarlar.

 

HİMİROİD

Siz arka kapıdan çıkın, gece turlayanlar kıllanmasın, başım bu günlerde dikkatlerinde zaten. Ağrımasın durup dururken.

 

GRİPİN

Olur. Arka kapı nerede Himiroid?

 

HİMİROİD

Arkada.

 

GRİPİN

(arkasına dönüp bakar)

Tamam. Arkada.

 

HİMİROİD

O yüzden arka kapı onun adı. Öndekinin ki ön kapı.

(Başıyla anladınız mı yapar)

Önde ya. Di mi? Yan da olsa yan kapı olurdu. Basit.

(Kollarını açarak elleriyle her iki yanını işaret eder)

Yan.

(Durur, parmağıyla yukarıyı işaret eder.)

Tavanda olsa?

 

Grizu ve Gripin önce tavana, sonra birbirlerine bakarlar. Himiroid’e dönerler.

 

HİMİROİD

Delik olurdu. Tamir etmek gerekir. Di mi? Delik.

(Kısık sesle)

Hadi iyi karanlık güneş arkası size.

 

GRİPİN

(Kısık)

Gidelim biz artık.

 

HİMİROİD

(Kısık)

İyi olur, gidin artık.

 

GRİPİN

(Kısık)

Gidelim biz.

 

Himiroid gülümser ve başıyla onaylar, kapıyı işaret eder.

 

GRİPİN

(Kısık)

Arka kapıdan.

 

(Başlarıyla selam verirler. Yönlerini değiştirir ve kadrajdan hızlı adımla çıkarlar.)

 

Tam o sırada kadraja ışınlanan Ulak girer. Yuvarlak gözlükleri olan, incecik, kısa boylu bir uzaylıdır. Masada paraları toplamakta olan Himiroid işine devam etmektedir. Ulak sağ elini kaldırır ve selamını verir.

 

ULAK

Kambala dabala Himiroidman.

 

HİMİROİD

(Paraları toplamaya devam eder)

Dabala kamba. 

(Kaş üstünden bakar)

Dabala kamba da. Seni daha önce gördüğümü hatırlamıyorum hiç. Bir gördüğüm yüzü unutmam. Hele senin gibi çirkin olanı. Asla. Sirius ateşi oynamaya geldiysen, üzgünüm, avucunu yalayacaksın. Tanımadıklarımla oynamıyorum. 

(Anlamış gibi)

Ha,

(Başındaki dişilere bakıp ulak’a döner tekrar)

Dişilerimden birinin önce doğanıysan yanlış zamanda geldin, güneş arkası sektörlü deşmek uğursuzluk getirir bilirsin, güneş yüzünü yeniden gösterince gel. Hem yerleri yeni sildiler, kurumadı bile daha. Bu sıcakta Sektörlü kanı yapış yapış olur şimdi.

 

Ulak sessizce onu dinler.

 

HİMİROİD

(Oturduğu yerden uzanır)

Ses tellerin var di mi?

(Ulak sadece bakar)

     Konuşabiliyor musun?

(Paraları kıyafetinin içine doldurur, Ulak’a bakar)

Doğru yere ışınlandığına emin misin? Hani yanlışsa iyi tarafından bak diye söylüyorum, en azından bundan sonra yanlış yapmayacaksın.

 

ULAK

(Elindeki tablete bakar, okur)

Sen Himiroidsin di mi? Burası da Aşağı galaksi mahallesi, sondan önceki sokak, numara yedi.

    

HİMİROİD

Altı.

 

ULAK

(Tabletine bakar)

O zaman doğru.

 

HİMİROİD

O zaman hiç tanımadığım biri usulca sokulup bana kambala dabala diyorsa işin ucunda sektör var demektir bu da doğru mu?

(Dişilere bakar, alaycı)

Ya da bana karşı hislerinde bir dalgalanma olmalı.

(Dişiler kıkırdar. Bir tanesi elindeki salkımdan bir taneyi kendi ağzına alıp, Himiroid’in ağzına bırakır. Himiroid Ulağa döner tekrar. Ağzında üzüm tanesi vardır.)

Ben açığım. Hangisi?

 

ULAK

Keskin gözlem gücünün olduğu söylenmişti zaten, haklıymışlar.

 

HİMİROİD

Yani, bana karşı hislerinde bir dalgalanma var diyorsun?

 

ULAK

Hayır, Sektörbaşı seni çağırıyor.

 

HİMİROİD

(Çiğnemeye başladığı taneyi heyecanla tükürür.)

Sektör git lan dalga mı geçiyon benle sen.

(Eliyle kendine sarılmaya çalışan kızlara iter, çıkın hareketleri yapar.)

Çıkın çıkın.

 

Kızlar aceleci hareketlerle yanlarından ayrılıp odadan çıkarlar. Himiroid ulağa döner. Ulak az önce Himiroid’in tükürdüğü üzüm tanesinin yapıştığı gözlüğünü çıkarmış, camındaki üzüm tanesini parmak ucuyla alıp, yere bırakır, gözlük camını elbisesiyle silip gözüne takar.

 

HİMİROİD

(Endişeli.)

Ben yasalara ters bi iş yapmadım, niye çağırsın sektörbaşı beni durup dururken. Şehir girişinde bulunan üç cesetten haberim bile yok, ben o sırada arkadaşlarımla galaksi pazarında dolaşıyordum. İnanmazsanız oradaki böcekçilere sorabilirsiniz.

(Parmakların olduğu kutuyu görür, kutunun kapağını kapar ve fark ettirmemeye çabalayarak dirseğiyle masadan düşürür.)

Son ceza ertelemesinden beri, konseyin yasalarına uygun yaşıyorum.

 

ULAK

(Şaşkın)

Dalga geçmek ne lan?

 

HİMİROİD

Lafın gelişi söyledim. Sen ciddisin.

 

ULAK

Yes. Laf geldi mi gerçekten. Daha vardı gelmesine bildiğim.

(Duralar, endişeli)

Bi sorun yok değil mi?

 

HİMİROİD

Ne?

 

ULAK

(Kendini toparlar. Boğazını temizler.)

Sen az önce şehir girişinde üç ceset bulunmuş mu diyodun? Haberim yok benim. Kim bulmuş, kimin cesetleriymiş, belli mi?

 

HİMİROİD

(Sözü değiştirir)

Hangi üç ceset­? Sektörbaşının ne işi olur ki benimle. Şehirde adam mı kalmadı. Bak uyarıyorum eğer benimle kafa buluyorsanız, sizin için hiç hoş olmaz. Benimle son kafa bulan kafasını bulamadı bi daha.

 

ULAK

Kafa bulmak ne lan?

 

HİMİROİD

Hangi okulu okudun oğlum sen?

 

ULAK

Samanyolu iletişim niye ki?

 

HİMİROİD

Yok bi şey, meraktan soruyorum sadece, iki yıllıktı di mi orası, herkesi öğretenman yaparsan olacağı bu tabi ki, öğrenamazsın. Eminsin di mi? Sektörbaşı kolay kolay bulaşmaz bana, gerçi kafatasında beyin taşıyan kimse bulaşmıyor bana ama.

 

ULAK

Evet, eminim.

 

HİMİROİD

Peki, ne olmuş yine?

 

ULAK

Bilmiyorum.

(Giysi iç cebinden bi mühürlü zarf çıkarıp uzatır.)

Emir büyük sır notuyla geldi. Büyük sır bize yasaktır bilirsin. Biz küçük ve orta sırlardan haberdarız, gerisi bize de sır. Kobinin Kosu bizim yani, biye biz bakmıyoruz, bi üst kattakilerin.

 

HİMİROİD

Büyük sır mı?

 

ULAK

Evet, büyük olan yani.

 

HİMİROİD

Onu anladım. Küçük olmayan. Da büyük derken?

 

ULAK

İri olan diyelim.

 

HİMİROİD

İri neydi ya.

 

ULAK

(Elleriyle göstermeye çalışır)

Na bu kadar işte.

 

HİMİROİD

Vayy. Durum o kadar vahim yani.

(Elindeki kâğıdı açar ve okur)

Bunda bi şey yazmıyor ki?

 

ULAK

Demek ki tahmin ettiğimden de çok büyük sır,

(Elleriyle yaptığı açıklığı daha da açar)

Sana bile söyleyemediklerine göre.

 

HİMİROİD

E o zaman ne duruyoruz, gidelim de hadi.

 

ULAK

De hadi ne lan? Sizinkiler nereliydi Himiroid, Karadelikli mi?

 

HİMİROİD

Hadi hadi.

(Ulağa sarılır)

Işınlayıcı senden ama şehir kartım da kredi kalmamış benim, aybaşı gelsin dolduracam, o zaman öderim.

 

ULAK

Aybaşı ne ya?

 

HİMİROİD

Hadi bekletmeyelim sektörbaşını.

 

ULAK

(Parmağıyla göğsündeki ambleme basar)

Işınla bizi Araknoid.

 

Işınlanırlar, sadece Himiroid’ın bir ayakkabısı kalır.

 

HİMİROİD (Ses)

Ayakkabıyı da Araknoid.

 

Ayakkabıda ışınlanır.

 

ARAKNOİD (Ses)

Pardon.

 

ULAK (Ses)

Pardon ne lan?

 

Geçme.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YAANİ

Şeysel Adaları var bir tane mesela. Dikkatinizi çekerim neysel adaları olduğunu bilen yok aslında. Şeysel aşağı, Şeysel yukarı gidelim de gi...