SAHNE 4 Zort ödül töreni
Bilim
adamı, bilim adamının karısı, seyirciler
Zort
ödülü verilirken kısa bir an. Bilim
adamı kendisine verilen hıyar sembolü olan ödülü alır ve havaya kaldırır.
Dinleyiciler
ayağa kalkmış koltuk altlarını zortlatarak alkışlamaktadırlar.
BİLİM ADAMI
Bu ödülü bana layık gören siz değerli
Sektörlülere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Bu güneş yüzü bu ödülü almışsam
sizin sayenizdedir. Asıl zort sizlerin hakkıdır.
(Elindeki ödülü sol eline alır ve sağ elini
sol koltuk altına sokup zortlatır.)
Dinleyiciler,
sağ elleri sol koltuk altlarında zortlatırlar. İçlerinden bi tanesi önde
olanlardan, tam tersi sol eli, sağ koltuk altında zortlatıyordur. Bilim adamının karısı, gözlerini silmektedir.
SAHNE 5 Gök lalesi üretim
birirmi
Bilim
adamı
BİLİM
ADAMI
Artık yıllardır benimle dalga geçen
meslektaşlarım önümde eğilecekler, özellikle o Kantor denen ışınlanırken şerefi
dışarda kalmış ta şahsiyeti açılmamış kafası olmayan sektörbaşı yalayası. Şehir
Meydanının ortasına heykelim dikildiğinde gözlerinden sıvı tuz bileşikleri
boşalacak.
SAHNE 6 Kantor göğüs çekim
Kantor
Kantor
göğüs çekim ağlayarak, heykele bakmaktadır.
SAHNE 7 Gök lalesi üretim birimi
Bilim adamı
BİLİM ADAMI
(Heyecanla, bitkide büyüyen sebze ve
meyvelere dokunmaya kıyamadan bakarak)
Önce şehrin anahtarını verecekler bana, sonra da isim verecekler. Evet, isim verecekler,
vermeleri lazım. Selüloid olmaz. Böyle bir buluş yapan nadide Şehirli için Selüloid
yeterli bir isim değil. Bütün sektörde sadece beni anlatan, her güneş
döndüğünde yedikleri yemekleri masalarına getiren kahramana yakışan bir isim
verilmeli. Bitkilerin efendisi diyecekler bana. Nebatbaşımeap. Hayır, hayır. Daha
büyük bir ad. Hıyarın üretgeçi diyecekler.
(Sesini kısar ve saksıya iyice yaklaşır,
fısıltıyla)
Evet, Hıyarın üretgeçi. Yapılan her cacıkta
beni hatırlayacaklar. Adıma tıngırtıyla sözler söyleyecekler. Ders kitaplarında
benden bahsedecekler hep.
(Derin bir nefes alır ve salatalığa benzer
sebzeye dokunmak üzereyken)
Adımı en büyük meydanlara
verecekler. Hıyarın üretgeçi.
(Sesini değiştirip kadına benzetir)
Nerede buluşalım?
(Erkek sesi çıkararak)
Nerde olacak, Hıyarın üretgeçi meydanında
tabi. Heykelin orda.
(Sevinçle)
O benim. Benim.
(Sebzeye dokunduğu an, birden önündeki
saksının üzerindeki lamba söner, korkarak elini çeker, lambaya bakar.)
Neler oluyor?
(Başını çevirip diğerlerine bakar. Onlarda
sönmeye başlar. Önündeki kabak kurumaya ve bozulmaya başlar. Bitkide bulunan
diğer sebzeler de. Gider başkasına bakar. Sebzeler aniden buruşmaya, kararmaya
ve yok olmaya başlarlar.)
Hayır hayır hayır,
üretgeçinize bunu yapamazsınız..
(Diğerlerine gider, hepsi aynı şekilde yok
olup gider, saksıların arasında bağırır)
Hayıııırrrr.
Tavandaki
aydınlatma ışığını görürüz. Yanıp söner birkaç kez.
Kesme.
SAHNE 8 Himiroid’in birimi
Himiroid,
Grizu, Grizantem, Gripin, Ulak, uzaylı iki dişi, Araknoid(Ses)
Tavandaki
aynı aydınlatma ışığından vardır. Yine birkaç kez yanıp söner. Aşağı masaya
kayarız.
Himiroid’la
üç ayrı uzaylı dört kişilik bir masanın etrafında oturmuş poker benzeri bir
oyun oynamaktadırlar. Masayı tepeden aydınlatan ışık harici, oda karanlıktır.
Himiroid yüzünde faça izleri olan, bir kulağının yarısı olmayan, iri yarı bir
uzaylıdır. Garip ışıltılı siyah bir kıyafet giymiştir. Hemen arkasında ayakta
duran iki şişmanca dişi uzaylı, boynuna sarılıp, başından falan öperler, ara
ara ellerindeki üzüm salkımına benzer tanelerden Himiroid’in ağzına koyarlar.
Masadaki diğer sandalyelere oturmuş üç griden Himiroid’in tam karşısında oturan
Grizantem parlak yeşil, Grizu ve Gripin ise daha gösterişsiz kıyafetler giymişlerdir.
HİMİROİD
(başını kaldırıp tavandaki lambaya bakar.)
Elektriklerde bi
gidip geliyor ha, sabahtan beri.
Elindeki
kağıtlara döner.
Üç
tane A bir tane elma vardır.
Önündeki
paraların hepsini eliyle masanın ortasına diğer yığına katar ve elindeki
kartları görünmeyecek şekilde masaya bırakıp kollarını ensesinde bağlayarak
arkasına yaslanır. Arkasındaki dişilerden birine göz kırpar. Dişi kıkırdar.
HİMİROİD
(Diğerlerine)
Gördüm. Başka
gören?
GRİPİN
(Kartlarına bakar. 2 tane elma, 1 armut, 1
bok resmi.)
Ben körüm.
Görmüyorum. Yuttuklarını çıkartıyor kartlarım.
(Elindeki kartları görünmeyecek şekilde
masaya atar)
Bu güneş arkası şansım bana küskün. Benden
pas.
HİMİROİD
(Grizu’ya)
Sen Grizu. Senin bu
güneş arkası şansınla aran nasıl?
GRİZU
(Kartlarına bakar, üç bok, bir dudak kartı
vardır)
Dahili yarımcıklıktan hallice. Kör değilim
ama sağlam şaşıyım.
HİMİROİD
O ne lan öyle?
GRİZU
Öpücük veriyor kartım fakat, öpülücek gibi
değil gibi değil öbürleri varken.
(bırakır)
Ben de körüm.
Himiroid,
Grizantem’e döner.
HİMİROİD
Peki sen Grizantem.
Sen de mi körsün?
Grizantem
elindeki kartlara bakar, üç tane büyük A, bir tane küçük a vardır. Önündeki
paraları masanın ortasına iter.
GRİZANTEM
Benim şansım bu güneş arkası özlemiş beni
anlaşılan Himiroid, ha bire öpüyor parmaklarımdan. Sanırım masadaki sektöriler,
bana doğru vektöriler bu güneş sırtı.
(Kartları çevirip masaya bırakır.)
Üç büyük en fazla ile bir küçük en
fazla. En çok üç küçük en fazla ile bir
büyük en fazla vardır. Matematik böyle diyor. O da yakınından geçmez. Darılmak
yok.
Uzanır
ve masadaki paraları almak ister. Himiroid yanındaki baston benzeri çubuğun
tutmaçıyla kolunu tutar.
HİMİROİD
Dur acele etme
Grizantem.
(Dişilere bakar.)
Acele işe, sırada
bekleyenler var di mi?
(Dişiler kıkırdar. Uzanır, Grizantem’in
bileğinden, giysisinin yeninden bir kart düşer. Gülümser.)
Haklısın bu güneş arkası şansın parmaklarını
ha bire öpüyor. Biz burada olmasak var eden bilir parmaklarınla neler yapacak
bu şansın var ya?
(Masaya düşen fazladan kartı bastonuyla
kendine çeker.)
Yerçekimi de böyle diyor işte. Çekerim diyor.
Düşersin diyor. Düşmez kalkmaz bir var eden.
(Alır karta bakar)
Büyük en fazla.
(Dudaklarını büzerek, hayretini ifade eder)
Haklısın bu güneş sırtı şansın sana tutkulu
gerçekten. Baksana aynı destede yedi büyük en fazla var. Oysa dört tane olurdu hep.
(Kartı diğer eliyle alıp önüne atar)
Ne diyorsun?
GRİZANTEM
(Korkmuş, kekeleyerek)
Ben.. o oraya nasıl girmiş? Ben. Hiç haberim
yoktu, yalanım varsa yalasınlar bak.
HİMİROİD
Onlar bazen böyle yapıyolar işte. Habersiz.
Yine de, ne diyorsun derken şiirsel bir şeyler beklerdim senden Grizantem.
(Dişilere bakar)
Parmaklarımın nutku tutuldu arkandaki
dişileri gör4ünce, ne diyeceklerini bilemiyolar falan.
(Dişiler kıkırdar. Grizantem’e döner)
O yüzden ben de onlardan birini alacağım.
Lazım falan olur, bir dahaki sefere,
(Himiroid elindeki bastonun düğmesine basar,
bastonun ucundan bıçak çıkar. Aniden çevirip Grizantem’in bir parmağını keser.)
Nasıl olsa sen de
üç tane daha var di mi?
Grizantem
ellerini hızla geri çekip parmağına bastırır.
HİMİROİD
Ya da iki mi alsaydım? Bu güneş turlarında
şansla aram çok iyi değilken hazır.
Grizantem
masadan fırlayarak kalkar ve kaçar.
HİMİROİD
(Arkasından)
Kapı orada değil.
Grizantem
duvarda şeklini bırakan bir delik açarak kaçar.
HİMİROİD
Artık orada.
(Uzanıp masadaki paraları önüne çeker. Masada
yeşil kan izleri olmuştur.Kesik parmağı eline alır. Diğerlerine döner.)
Bir el daha döner
miyiz beyler?
(Eline aldığı
parmağa bakıyordur)
Nasıl olsa elim güçlendi
artık.
(Kesik parmağı yanındaki içi parmak doşu
kutuya atar. Diğerlerine bakar)
Evet.
GRİPİN
Güneş neredeyse sırtını çevirdi artık, diğer
yarım bekliyordur, öz birime geç kalmayım, gelirken unsal katı al demişti,
satancılar kapanmadan yetişeyim.
GRİZU
Ben de.
HİMİROİD
Sen de ne Grizu,
senin öbür yarın yok ki.
GRİZU
Ben de fark ettim, olsun diye çalışacağım
gidip, güneş arkaları yalnız geçmiyor artık, ben de bundan böyle güneş sırtını
dönünce eve bi şey alarak gitmek istiyorum,
(Gripin’i
i işaret eder)
onu seyredip
öğrenmem lazım.
HİMİROİD
İyi o zaman, sizi tutmayayım ben, başka güneş
önü görüşürüz.
(masadakiler
kalkmaya hazırlanırlar)
Ha.
(Tekrar
otururlar)
Gelirken parmaklarınızı sayın da gelin ama,
sonra tatsızlık çıkmasın aramızda, yok dört taneydi de üç tane kaldı falan, bakmayın
sert göründüğüme kan pompalayıcım kırılıyor yeminle.
(Dişilere bakar)
Di mi kızlar?
(Kızlar kıkırdar. Diğerlerine döner yine)
Sonra kötü benmişim
gibi oluyor hep.
GRİPİN
O.. olur Himiroid.
Sayarız.
HİMİROİD
(Gripin’e)
Ha. Unsal katıyı Orionlulardan alma sakın.
Sizinkiler yapıyomuş. Köşede Siriusluların var bi tane, oradan al, onların ki
çabuk kayalaşmıyor.
GRİPİN
Pe.. Peki Himiroid, ordan alırım. Dirseklerin
dert görmesin.
(Grizu’ya)
Bizimkilerin yiyecek işlerinden uzak durması
yasak değil miydi?
Kalkarlar.
HİMİROİD
Siz arka kapıdan çıkın, gece turlayanlar
kıllanmasın, başım bu günlerde dikkatlerinde zaten. Ağrımasın durup dururken.
GRİPİN
Olur. Arka kapı
nerede Himiroid?
HİMİROİD
Arkada.
GRİPİN
(arkasına dönüp
bakar)
Tamam. Arkada.
HİMİROİD
O yüzden arka kapı
onun adı. Öndekinin ki ön kapı.
(Başıyla anladınız mı yapar)
Önde ya. Di mi? Yan
da olsa yan kapı olurdu. Basit.
(Kollarını açarak elleriyle her iki yanını
işaret eder)
Yan.
(Durur, parmağıyla yukarıyı işaret eder.)
Tavanda olsa?
Grizu
ve Gripin önce tavana, sonra birbirlerine bakarlar. Himiroid’e dönerler.
HİMİROİD
Delik olurdu. Tamir
etmek gerekir. Di mi? Delik.
(Kısık sesle)
Hadi iyi karanlık
güneş arkası size.
GRİPİN
(Kısık)
Gidelim biz artık.
HİMİROİD
(Kısık)
İyi olur, gidin
artık.
GRİPİN
(Kısık)
Gidelim biz.
Himiroid
gülümser ve başıyla onaylar, kapıyı işaret eder.
GRİPİN
(Kısık)
Arka kapıdan.
(Başlarıyla
selam verirler. Yönlerini değiştirir ve kadrajdan hızlı adımla çıkarlar.)
Tam
o sırada kadraja ışınlanan Ulak girer. Yuvarlak gözlükleri olan, incecik, kısa
boylu bir uzaylıdır. Masada paraları toplamakta olan Himiroid işine devam
etmektedir. Ulak sağ elini kaldırır ve selamını verir.
ULAK
Kambala dabala
Himiroidman.
HİMİROİD
(Paraları toplamaya devam eder)
Dabala kamba.
(Kaş üstünden bakar)
Dabala kamba da. Seni daha önce gördüğümü hatırlamıyorum
hiç. Bir gördüğüm yüzü unutmam. Hele senin gibi çirkin olanı. Asla. Sirius ateşi
oynamaya geldiysen, üzgünüm, avucunu yalayacaksın. Tanımadıklarımla oynamıyorum.
(Anlamış gibi)
Ha,
(Başındaki dişilere bakıp ulak’a döner
tekrar)
Dişilerimden birinin önce doğanıysan yanlış
zamanda geldin, güneş arkası sektörlü deşmek uğursuzluk getirir bilirsin, güneş
yüzünü yeniden gösterince gel. Hem yerleri yeni sildiler, kurumadı bile daha. Bu
sıcakta Sektörlü kanı yapış yapış olur şimdi.
Ulak
sessizce onu dinler.
HİMİROİD
(Oturduğu yerden uzanır)
Ses tellerin var di
mi?
(Ulak sadece bakar)
Konuşabiliyor
musun?
(Paraları kıyafetinin içine doldurur, Ulak’a
bakar)
Doğru yere ışınlandığına emin misin? Hani
yanlışsa iyi tarafından bak diye söylüyorum, en azından bundan sonra yanlış
yapmayacaksın.
ULAK
(Elindeki tablete bakar, okur)
Sen Himiroidsin di mi? Burası da Aşağı galaksi
mahallesi, sondan önceki sokak, numara yedi.
HİMİROİD
Altı.
ULAK
(Tabletine bakar)
O zaman doğru.
HİMİROİD
O zaman hiç tanımadığım biri usulca sokulup
bana kambala dabala diyorsa işin ucunda sektör var demektir bu da doğru mu?
(Dişilere bakar, alaycı)
Ya da bana karşı hislerinde bir dalgalanma
olmalı.
(Dişiler kıkırdar. Bir tanesi elindeki
salkımdan bir taneyi kendi ağzına alıp, Himiroid’in ağzına bırakır. Himiroid
Ulağa döner tekrar. Ağzında üzüm tanesi vardır.)
Ben açığım. Hangisi?
ULAK
Keskin gözlem gücünün olduğu söylenmişti
zaten, haklıymışlar.
HİMİROİD
Yani, bana karşı
hislerinde bir dalgalanma var diyorsun?
ULAK
Hayır, Sektörbaşı
seni çağırıyor.
HİMİROİD
(Çiğnemeye başladığı taneyi heyecanla
tükürür.)
Sektör git lan dalga mı geçiyon benle sen.
(Eliyle kendine sarılmaya çalışan kızlara
iter, çıkın hareketleri yapar.)
Çıkın çıkın.
Kızlar
aceleci hareketlerle yanlarından ayrılıp odadan çıkarlar. Himiroid ulağa döner.
Ulak az önce Himiroid’in tükürdüğü üzüm tanesinin yapıştığı gözlüğünü çıkarmış,
camındaki üzüm tanesini parmak ucuyla alıp, yere bırakır, gözlük camını
elbisesiyle silip gözüne takar.
HİMİROİD
(Endişeli.)
Ben yasalara ters bi iş yapmadım, niye
çağırsın sektörbaşı beni durup dururken. Şehir girişinde bulunan üç cesetten
haberim bile yok, ben o sırada arkadaşlarımla galaksi pazarında dolaşıyordum.
İnanmazsanız oradaki böcekçilere sorabilirsiniz.
(Parmakların olduğu kutuyu görür, kutunun
kapağını kapar ve fark ettirmemeye çabalayarak dirseğiyle masadan düşürür.)
Son ceza ertelemesinden beri, konseyin
yasalarına uygun yaşıyorum.
ULAK
(Şaşkın)
Dalga geçmek ne
lan?
HİMİROİD
Lafın gelişi
söyledim. Sen ciddisin.
ULAK
Yes. Laf geldi mi gerçekten. Daha vardı
gelmesine bildiğim.
(Duralar, endişeli)
Bi sorun yok değil mi?
HİMİROİD
Ne?
ULAK
(Kendini toparlar. Boğazını temizler.)
Sen az önce şehir girişinde üç ceset bulunmuş
mu diyodun? Haberim yok benim. Kim bulmuş, kimin cesetleriymiş, belli mi?
HİMİROİD
(Sözü değiştirir)
Hangi üç ceset? Sektörbaşının ne işi olur ki
benimle. Şehirde adam mı kalmadı. Bak uyarıyorum eğer benimle kafa
buluyorsanız, sizin için hiç hoş olmaz. Benimle son kafa bulan kafasını
bulamadı bi daha.
ULAK
Kafa bulmak ne lan?
HİMİROİD
Hangi okulu okudun
oğlum sen?
ULAK
Samanyolu iletişim niye
ki?
HİMİROİD
Yok bi şey, meraktan soruyorum sadece, iki
yıllıktı di mi orası, herkesi öğretenman yaparsan olacağı bu tabi ki,
öğrenamazsın. Eminsin di mi? Sektörbaşı kolay kolay bulaşmaz bana, gerçi
kafatasında beyin taşıyan kimse bulaşmıyor bana ama.
ULAK
Evet, eminim.
HİMİROİD
Peki, ne olmuş
yine?
ULAK
Bilmiyorum.
(Giysi iç cebinden bi mühürlü zarf çıkarıp
uzatır.)
Emir büyük sır notuyla geldi. Büyük sır bize
yasaktır bilirsin. Biz küçük ve orta sırlardan haberdarız, gerisi bize de sır.
Kobinin Kosu bizim yani, biye biz bakmıyoruz, bi üst kattakilerin.
HİMİROİD
Büyük sır mı?
ULAK
Evet, büyük olan
yani.
HİMİROİD
Onu anladım. Küçük
olmayan. Da büyük derken?
ULAK
İri olan diyelim.
HİMİROİD
İri neydi ya.
ULAK
(Elleriyle göstermeye çalışır)
Na bu kadar işte.
HİMİROİD
Vayy. Durum o kadar
vahim yani.
(Elindeki kâğıdı açar ve okur)
Bunda bi şey
yazmıyor ki?
ULAK
Demek ki tahmin
ettiğimden de çok büyük sır,
(Elleriyle yaptığı açıklığı daha da açar)
Sana bile
söyleyemediklerine göre.
HİMİROİD
E o zaman ne
duruyoruz, gidelim de hadi.
ULAK
De hadi ne lan? Sizinkiler nereliydi
Himiroid, Karadelikli mi?
HİMİROİD
Hadi hadi.
(Ulağa sarılır)
Işınlayıcı senden ama şehir kartım da kredi
kalmamış benim, aybaşı gelsin dolduracam, o zaman öderim.
ULAK
Aybaşı ne ya?
HİMİROİD
Hadi bekletmeyelim
sektörbaşını.
ULAK
(Parmağıyla göğsündeki ambleme basar)
Işınla bizi Araknoid.
Işınlanırlar,
sadece Himiroid’ın bir ayakkabısı kalır.
HİMİROİD (Ses)
Ayakkabıyı da Araknoid.
Ayakkabıda
ışınlanır.
ARAKNOİD (Ses)
Pardon.
ULAK (Ses)
Pardon ne lan?
Geçme.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder