Berber
-Abi
hoş geldin, görünmüyordun epeydir.
Adam sandalyeye oturur.
-Sorma
Sait’im sorma. İki üç aydır bi beladır başıma geldi kurtulamıyorum bi türlü.
Berber yandan havlu alır.
-Hayırdır
abi. Sorun ne ki? Benim yapabileceğim bişey varsa.
Adam aynada kendine bakar. Aynadan
berbere bakarak.
- Ya Sait’im
senin uzmanlık alanın bu ondan soruyorum, benim şu boyun boğaz nasıl kaşınıyo
biliyo musun son günlerde. Kaşı kaşı bitiremiyom bi türlü, neden olur bu sence?
Berber aldığı havluyu adamın boynuna
sarar. Elinde tarakla arkasına geçer.
-
Bit abi.
Adam aynada kendisine bakıyorken başını berbere
çevirir
- Nasıl Sait'im?
Berber kendini düzeltir. Eliyle adamın omuzlarını
yoğurur.
- Bittabi
diyorum abi. Baksana sitiresten falan kulunçlar taş gibi olmuş, onunçün boynun
boğazın kaşınıyo. Boyun kasların sertleşince yukardaki kaslarda irkiliyo tabi.
E irkilen kaslardaki kıllar naapıyo o zaman? Endişeden dikeliyo. Kıllar dikelince
de malum kaçınılmaz oluyo yani. Kaşınıyo haliyle.
Adam aynaya döner tekrar.
- Bak ne güzel
açıkladın Sait’im. Aynen dediğin gibi oluyor, bilhassa kulak arkalarım nasılda
güzel tatlı tatlı. Yılların yorgunluğu işte. Aralıksız çalışmanın vücuda yerleştirdiği
gerçekler bunlar. Vücudunda bi sabrı bi sınırı var tabi.
Adamın saçını tarar.
- Haklısın abi,
yoksa suyun bedene değmemesinin bununla ne alakası olabilir ki di mi?
Adam aynadan berbere bakar.
-
Efendim Sait'im, bi şey mi dedin? Kaçırdım son dediklerini.
Berber adamın saçını ıslatır.
- Yıllar diyorum
abi, deriyi yıpratmış tabi.
-Yıllar di mi?
Neyi yıpratmıyo ki yıllar Sait’im, neyi yıpratmıyo ki.
- onu diyorum
işte bende. Demek ki sizin orada kire yıl deniyor. Şimdi şu şampuanlı sıcak su
masajından sonra bi şeyciğin kalmaz, iliklerin bile açılır boru gibi kaşıntı
maşıntı kalmaz hiç bi yerinde.
Adam aynadan berbere bakarak konuşur
- Valla ne iyi
oldu sana geldiğim Sait'im, yengeni dinlesem bi doktora görünecektim. Dedim
bırak doktoru Perihan, bu konu berberlik dedim.
Berber aynaya bakarak saçları tarar.
- Hamamlık
aslında abi. Bi de sağlam kese atmak lazım ama burada mümkün değil. Onun için
hamam lazım aslında.
- Buyur Sait'im hamam mı dedin?.
- Evet abi. Aynı hamam aynı tas diyorum. Ha doktora gitmişsin ha bana gelmişsin
ikimizde tanıyoruz biti tabi onu diyordum.
- Bit derken Sait'im?
- Sıkıntıdan bahsediyorum abi. Bit diyorum, çek git abimin bilhassa kulak
arkalarından yani. Bitsin bu ıstırabın diyorum. Bu nedir ya böyle.
- Sağol be Sait'im. Kötü gün dostu olduğunu biliyodum zaten.
- Rica ederim abi, lafı olmaz. Şimdi bu şampuan bi onbeş dakka kalsın kafanda,
şöyle kulak arkası kaslarına iyice bi nüfuz etsin, kaslar bi yumuşasın. Kolay
değil yılların kiri var.
- Kiri?
- Kırı. Şakaklar iyice kırlaşmış abi.
- Olgunluk emareleri onlar Sait'im. E yaş altmış üç oldu, sadece üçleri saymaya
kalksan yedi tane var.
- O kadar oldun mu abi ya. O vakit bi on dakka daha dursun fazladan, benim
hesap altmış yaş altı problemler içindi.
- Uzman sensin Sait'im. Boyun kıldan ince.
-Kirden abi.
Oksijen cilde temas edemeyince naapsın kas mas erimiş hepsi. Abi sen şimdi
kestir biraz ben akşama uğrar kabuğu ayırırım tenden.
-Kabuk
mu dedin Sait’im?
-Çabuk dedim
abi. Acele işe şeytan karışır. İşin yoksa biraz kal böyle. Ben de bi Pazar
yapayım bu arada, hanım bi kaç şey istedi almam için müsaaden varsa.
-Ne demek
Sait’im sen işine bak, benim acelem yok niyeyse üstüme bi rehavet geldi zaten,
biraz kestireyim ben de.
Berber ceketini giyerken
-Kestir
abi kestir, vücut bi nefes alınca mayıştı tabi. En azından yılda bi
tekrarlayalım bence bu seansı, sevinsin gariban.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder