-Doktor ölüleri görüyorum.
-Ne zamandır görüyorsun ölüleri?
-Altı aydır. Başta çok takmıyordum ama korkuyorum artık.
-Ne diyorlar sana?
-Bi şey demiyorlar. Dedim ya ölü onlar.
-Seni korkutan ne o zaman? Sessiz sedasız bir köşede duruyorlarmış madem.
-Ölü olmaları.
-Tamam.
-Tamam derken doktor. Buraya kadarını ben de biliyordum ki zaten. Tamam ne?
-Hiç düşündün mü peki senin canlı olman da onları korkutuyor olabilir mi acaba? Ne de olsa hareket edebilen ve konuşan sensin.
-Eveeeet.
-Yani, biri puştluk yapacaksa, senin yapman daha büyük ihtimal.
-Haklısınız galiba. Bir ölüyle empati kurmayalı çok oldu aslında.
-En son ne zaman bir ölüyle empati kurmuştun?
-Adam ölmeden biraz önce. Taşı kafasına yiyince canı nasıl yanar diye düşünmüştüm.
-Adam. Tanımıyorsun yani. ismini bilmediğine göre.
-Evet ama Arçibıld diyordum ben ona.
-Onun haberi var mıydı peki Arçibıld olduğundan.
-Taş başına çarpmadan, biraz önce, dikkat et Arçibıld diye bağırmıştım.
-Sonuç.
-Ona seslendiğimi anlamadı tabi, bana bakmak için dönünce alnının ortasına yedi taşı.
-Öldükten sonra?
-Hemen ölmesini beklemiyordum aslında, kocaman kafalı bir adamdı Rahmetli. Küçücük bir taş kocaman kafayı hemen öldürmez diye düşünmüştüm.
-Başka bir empati örneği daha ha! Bu kez taşa.
-Şimdi düşününce öyle galiba. Dedim ya, Arçibıld’ın kafası kocamandı. Taş ona çarptığında taşın da canı yanar mı diye endişelendiğimi hatırlıyorum.
-Neye karar verdin, yanar mıymış peki?
-Sanmıyorum. Vuran yumurta kırar hep. Kahvaltılarda yumurta tokuşturmaca oynadığımızda böyle oluyordu en azından. Çocukluk hatırası.
-Bir de çiğ olanlar.
-Efendim?
-Bir de çiğ olan yumurtalar kırar hep diyorum. Hatta vurup vurmaması önemli değil. Haşlanmış yumurta narin olur.
-Haşlanmış ve altta tutulanlar en eziği ama.
-Haklısın. Ölülere dönelim biz yine. Bir şey demiyorlar dedin. Ne yapıyorlar peki?
-Sırtüstü yatıyorlar.
-Sırt üstü. İyi düşünmeni istiyorum. Yatıyorlar mı, sırt üstü yatıyorlar mı? Cevap ver lütfen. Yatmak yere paralel uzanmak, sırt üşüt yatmak ise aynı eylemi gökyüzüne bakarak yapmak demek.
-Evet, sırt üstü yatıyorlar.
-Morgdaki işine başlayalı ne kadar olmuştu sen?
-Altı ay.
-Gördüğün ölüler gerçekten ölümüler peki?
-Emin değilim birkaç kez sormayı denedim fakat cevap vermediler. Ölümüler bilmiyorum ama sıkı sır tutuyorlar.
-Ölü olduklarını nereden çıkarıyorsun öyleyse?
-Ötekiler öyle diyor.
-Ötekiler?
-Evet, ölüleri gören başkaları da var.
-Sordun mu, onlarla konuşuyorlar mıymış peki?
-Yok, biri hariç konuştuğunu söyleyen yok.
-Biri konuşuyor yani.
-Bilmiyorum.
-Bilmiyorum derken? Konuşuyor dedin az önce.
-Evet ama Rüstem Abi başka şeylerle de konuşuyor devamlı. Daha dün akşam peçetenin canı çekmiş diye sosisli yemiş mesela. Onu anlattı bana. Peçete sosisli ye ağzını benimle sil demiş. Sosisliye alerjisi var aslında. Başta kabul etmedim dedi sonra çok ısrar edince kıramamış. Şu an yoğun bakımda yoğun bakılıyor.
-Garip.
-Evet. Ben de tıpkı sizin gibi düşünüyorum.
-Gerçekten mi? Sevindim.
-Tabi ki. Peçetenin yerinde olsam hamburger ye derdim ben. Sosisliye alerjisi olduğunu sanmıyorum.
-Senin bu düşünceni biliyor muydu peki? Peçeteden bahsediyorum.
-Bilmiyorum. Rüstem Abi ben konuşmaya fırsat bulamadan buruşturup çöp kutusuna attı. Sonra da şişti zaten. Hem bugünlerde Burhanettin’le aram iyi değil pek, takip edemedim o yüzden.
-Burhanettin kim?
-Çöp kutusu. Geçen uzaktan attığım elma çöpünü yakalayamadı diye söylendim biraz, ağırına gitmiş herhalde. Konuşmuyor benimle.
-Morgdaki işine başlayalı ne kadar oldu demiştin?
-Altı ay.
-Ölüleri de altı aydır görüyorum demiştin değil mi?
-Evet. Hiç dikkatimi çekmemişti. Ne tesadüf değil mi?
-Bir de korkuyorum demiştin yanlış hatırlamıyorsam.
-Evet, gözleri kapalı bakıyorlar bana.
-Hastanede psikolog var değil mi?
-İki tane hem de.
-Neden onlar dururken bir göz doktoruna gelmeyi düşündün acaba. Sana bunu düşündüren neydi?
-Gözlerim bozulduğu için ölüleri görüyorum sandım.
-Hiç onlara gitmeyi düşündün mü?
-Hayır. Hiç aklıma gelmedi. Hem, niye yapayım ki böyle bir şeyi. Psikologlarla ne ilgisi var ölüleri görmemin anlayamadım.
-Bilmem. İnsan bazen korkudan rahatlıkla kafayı yiyebilir diye düşündüm bir an diyelim. Yanılıyor muyum sence? Kafayı sıyırmış olma ihtimalin olabilir mi?
-Şimdi siz öyle deyince bilmem ki. Burhanettin’de pis pis sırıttığına göre haklı olabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder