24 Mayıs 2025 Cumartesi

ÇAYDANLIK

 Doktor Bey eskiden böyle değildi aslında, konuşmaz sadece dinlerdi beni. Ben ne söylesem sessizce dinler, en fazla başını sallayarak onaylardı. Sorun yoktu o zamanlar. Kimsenin umurunda bile değildik. Uyarmıştı ama zorlama beni diye, sonra cevap vermelerim başına bela açar demişti. Uyarmıştı ama dinlemedim… Haklıymış. Ne zaman sorularıma cevap vermeye başladı deli dediler bana. Tuttular karşınıza getirdiler işte. Sorun bu.


Hımmm, konuşan kim peki?

Çaydanlık.

Çay yaptığın çaydanlık yani.

Evet, Ama zeki çaydanlıktır kendisi, çay yaptığın çaydanlık diyerek küçümsemeyin öyle.

Zeki çaydanlık ha. Çayı severim. Bu da çaydanlıkları sevmemi zorunlu kılar. Küçümsemiyorum asla. Haklısınız yine de. Problemin çaydanlıkta olduğunu sanmıyorum zaten.

Problem derken.

Yani.

Çayın yanında çaydanlıkla sohbet ettiğim için deli olmakla suçlanıyorum Doktor Bey inanabiliyor musunuz buna.

E biraz.

Hangi devirde yaşıyoruz ya. Adam çay yapmış bana, ne yapsaydım küs gibi sırtımı dönüp duvara bakarak mı içseydim yani.

Adam… Çaydanlığınız erkek mi?

Feridun mu? Evet. Ne diyordum. Ha. Ayıp olmaz mıydı sırtımı dönseydim. Ya da duymazlıktan gelseydim? Adaba da edebe de aykırı olmaz mıydı o zaman.

Feridun çay verdi diye muhabbet etme isteğiniz kulağa mantıklı gelmiyor değil aslında.

Di mi. Haksız mıyım? Anlatamıyorum bunu bir türlü kimseye.

Ama Feridun’un çaydanlık olması tabi sorun biraz.

Niye arkadaşım kedisiyle konuşuyor diye yargılamıyor kimse ama.

Kedi cevap veriyor mu?

Miyav diyor.

Ya çaydanlık?

Feridun. Lütfen çaydanlık deyince içerliyor.

Ya Feridun ıslık mı çalıyor cevap olarak.

Hayır bizim gibi konuşuyor işte. Hatta bazen o da soru soruyor bana.

Soru?

Evet.

Mesela?

O da mesela diyor hep. Benden anlattıklarım hakkında örnek istiyor. Sizin gibi.

Mantıklı bir çaydanlıkmış o zaman.

Dedim ya akıllı diye. Feridun’la ilişkimizi çekemiyorlar sanırım. Kedi uzanamadığı ciğere mundar der hesabı yani. Peki, siz ne diyorsunuz bu konuda.

Hakkatten deliymişsiniz yani başka ne diyeyim, insan çaydanlıkla konuşur mu durup dururken.

Durup dururken konuşmuyorum ki, öyle olsa siz de haklısınız. Mevzu açılıyor bir şeylerden mevzuyu kapamak için konuşuyorum. Sağ olsun o da kırmıyor beni, yardım ediyor açılan mevzuyu kapatmaya.

Çaydanlık?

Feridun.

Ona Feridun demeniz bildiğimiz çaydanlık olmasını değiştirmiyor.

Bilmediğimiz çaydanlıklarda mı var yani. Bilmiyordum. İnsanın ne zaman, kimden, ne öğreneceği belli olmuyor işte. Şaşırdım. Gerçi Feridun bazı demliklerin bilmediğimiz bazı yeni özelliklerinden bahsetmişti ama aramızda kalsın pek dinlememiştim o gün. Sanırım karnım ağrıyordu biraz.

Peki, şimdi siz benim siz olduğumu farz edin ve benim yerime kendinizi koyarak durumunuza kendiniz karar verin, tamam mı?

Tamam, Doktor Bey, ne yapmam gerekiyor?

Sadece benim vereceğim cevaplara odaklanın o kadar.  Başlıyorum. Bana sordunuz niçin karşıma geldiniz diye, ben de cevap veriyorum sorunuza aslında ben de bilmiyorum tam olarak konuşmadan dinlerken sorun yoktu, cevap vermeye başladığı vakit deli dediler bana karşınıza oturttular bu yüzden.

Kimle konuşuyorsunuz ki?

Çaydanlığımla.

Gerçekten mi? Ben de. Acaba benimkini tanıyor mu sizinki. Bi de bakmışsınız ki amcaoğlu falan çıkmışlar. Akraba oluruz ne güzel değil mi? Ailemde bir psikolog olmamıştı hiç.

Anladım. Deli var mıydı peki?

Nasıl?

Ailenizde deli var mıydı onu soruyorum. Psikolog yok dediniz.

Deli?

Aykırı yani. Diğerlerine göre farklı olan biri.

Her insan biraz farklıdır diğerlerine göre değil mi? Deli dediğiniz bu mudur?

Tam olarak olmasa da galiba.

O zaman küçük amcam Numan deli olabilir biraz.

O da mı çaydanlığıyla konuşuyordu.

Hayır, nereden çıkardınız ki bunu.

Küçük amcam deli olabilir dediniz ya az önce. Numan mıydı?

Evet.

Oda mı çaydanlığıyla konuşuyordu?

Ne alakası var şimdi o diğerlerine göre farklı bir davranış değil ki. Bizim aile de herkes çaydanlığıyla konuşur. Cevap alabilen yoktur sadece. Bir tek ben. Numan amcam matematik profösörüdür üniversitede. O da üvey çıktı zaten. Hadi be.

Ne oldu?

Bak hiç böyle düşünmemiştim daha önce.

Aklınıza bir ayrıntı geldi sanırım.

O zaman Feridun’da aykırı bir çaydanlık demektir. Feridun deli mi yani?

Bu koşullarda sanırım öyle.

Oysa ne kadar aklı başında cevaplar veriyordu sorularıma. Ama bir dahaki seçimlerde muhtarlığa adaylığımı koymak istiyorum dediğinde anlamalıydım bunu.

Cesur bir çaydanlıkmış.

Cesur olmak saçmalığı doğrulamıyor ama.

Saçmalık? Merak ettim doğrusu. Saçmalık kısmını açar mısınız biraz.

İhtiyar heyetinde uzlaşamayınca yattı olay. Heyette bir tek yaşlı yoktu, anlaşamadık.

Mantıklı. Gençlik komitesinin seçimlerine on sekiz yaş sınırı konması gibi.

Akıl yaşta değil baştadır diye diretti.

Sorun neydi peki?

Aday olarak altılı ince belli çay bardağı takımını gösterdi. Zamanında ona çok emekleri geçmiş. Borcu varmış onlara.

Haklısınız o da iyice saçmalamış yani.

Di mi? Onlara borçlu olduğunu düşünmek farklı, ihtiyar heyetine aday göstermek ayrı. Duygularınız aklınızın önüne geçmemeli.

Bu doğru.

Dedim altılı fincan takımı varken dediğin olacak iş değil diye ama, dinletemedim.

Evet. Ben de fincanla çay içmeyi severim.

Normalin tanımı bu zaten.

Normalin tanımı. Sizden. İddialı bir ifade.

Neymiş efendim kulpu olan bir bardak bardak sayılmazmış ta, parmaklar sıcaklığını hissetmedikçe çayın hakkı tam olarak verilemezmiş falan filan. Düpedüz duygusuzluk. Kulpu olan bardaklara saygısızlık. Densizlik yani.

Ayıp etmiş.

Etti. Yine de severim ama. Bu da takıntısı işte.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

SEÇİLMİŞ OLAN 21

  “şşşt, ses çıkarmadan gel yanıma.” Daha önce duyduklarıma benzemeyen bir siren sesiyle uyanıyorum. Kulakları uğuldatan, futbol maçları...