22 Mayıs 2025 Perşembe

TEKNİK SERVİS

 




Karşılıklı telefon görüşmeleri şeklinde. Telefon çalar. Masa başında bilgisayarında film izleyen adam telefona bakar filmi durdurur telefonu alır açar.

 

-Buyrun Selami ben. Ya da arkadaşlarımın deyişiyle süper Selami, size nasıl yardımcı olabilirim..

 

-İyi günler süper bey. Yetkili servisle mi görüşüyorum acaba?

-Buyrun efendim, büyük şehir belediyesinin bana verdiği yetkiye dayanarak sizi dinliyorum. Gecenin bir vakti size nasıl yardım edebilirim acaba?

- Beyefendi rahatsız etmiyorumdur umarım.

-Rica ederim hanımefendi ne münasebet, şirket olarak gece on bire çeyrek kala telefon görüşmeleri personelimiz açısından en sevilen saatlerdir, aksine arkadaşlarımın sevinç çığlıklarını duyduğunuzu sanıyorum.          

-İyi, bir an çekindim rahatsız ederim diye, sevindim öyleyse.

-Sevindiğiniz için mutluyum hanımefendi, inanın bir insanı mutlu edebilmek demek yarın bir gün başka bir insanın sizi mutlu edeceğinin işaretidir, buyurun baklayı alalım.

-Efendim. Hangi baklayı?

-Dilinizin altında sakladığınız baklayı, başka hangisi olacak. Gecenin en karanlık şu saatlerinde neler yumurtlayacağınızı mesai arkadaşlarım ve ben pek bi merak ediyoruz doğrusu. Herkesin üçüncü uykusuna evrilme döneminde bir ev kadını beyaz eşya teknik servisini neden arar. Aydınlatın bizi lütfen.

-Bizim bi çamaşır makinemiz var.

-Sizi tebrik ediyoruz efendim. İnanın değil çamaşır makinesi çamaşırı bile olmayan adamlar tanıyorum. Buraya kadar bilindik hikaye. Giriş diyelim. Gelişme ne peki? Sizi evlatlıktan red mi etti yoksa? Zamane çamaşır makinelerinin en büyük sıkıntısı bu çünkü. Nankörler, kıymet bilmiyorlar hiç. Nerede o eski çamaşır makineleri hanımefendi. Çamaşırları yıkarken ev halkı rahatsız olmasınlar diye koridor boyunca volta atarlardı. Şimdikiler öyle mi yan gelip yatıyorlar oldukları yerde affedersiniz camız gibi. Büyüğe hürmet yok hiç.

-Yok, evlatlıktan reddetmedi bizi.

-Şükür korkmuştuk bütün arkadaşlar bir ara. Neyse ki korktuğumuz başımıza gelmemiş. Ne gelmiş peki?

-Efendim?

-Başımıza diyorum ne gelmiş ki ayın krallığını ilan ettiği bu nadide saatlerde arkadaşlarımla beraber sesinizi duyabilme lütfuna erişebildik. Gelmeden olmaz yani. Di mi?

-Problemi soruyorsunuz değil mi?

-Valla ne diyeyim hanımefendi, (arkadaşlarına bakar) 10 puan, 10 puan ve 10 puan. Ülke nüfusunun yüzde doksan yedisinin uykunun en derin diplerine yuvarlanıp idraklerine kilit vurdukları şu dakikalarda bu açık zihin mesai arkadaşlarımla beni size bir kez daha hayran bıraktı. Evet, sabahı beklemeyi başaramayan problem nedir, onu soruyorum.

-Bizim geçen hafta çamaşır makinemiz bozulmuştu.

-Yeni nesil böyle hanımefendi maalesef, hemen bozuluyorlar. İnanmayacaksınız ama, bizim de bir ekmek kızartıcısımız var, geçen kahvaltıda şaka olsun diye oğlum ne yapıyon içeride, giren ekmeklerin hepsi kızarıp çıkıyor dedim bozuldu hemen. Üç gündür küsüz. Konuşmuyor. Neyse, benim problemlerimle başınızı ağrıtmayalım sizin çamaşır makinesi niye bozulmuş bakalım?

-Ha, kartı değişti.

-Bozulur tabi hanımefendi, bir çamaşır makinesinin kartı namusudur. Değişirse bozulur tabi. Sizin memenizin yerine başka bişey taksalar bozulmaz mı?

-Yok değişmeden önce bozulmuştu.

-Memeniz mi?

-Yok, çamaşma kartı. Değişince bir iki gün güzel çalıştı. Sonra yine bozuldu işte, çamaşmıyo yine.

-Kartı değişmişse çamaşması lazım aslında. Çamaşma çipi kartta çünkü. Başka bir sorunu olmasın sakın. Daha önce hiç psikolojik destek almış mıydınız?

-Bana mı?

-Tabi ki hayır. Sizin psikolojik desteğe ihtiyacınız mı var allasen. Teessüf ederim.

-Ne bileyim o kadar çok meme lafı geçti ki kendimden şüphe ettim bi ara.

-Hayır yanlış anladınız beni, çamaşır makinenize diyorum. Daha önce psikolojik destek almış mıydı hiç. Adı üstünde çamasması lazım ki çamaşır makinesi diyebilelim değil mi. Bence oturun bir konuşun bakalım neden çamaşmıyomuş, anlatsın size bir, siz de yarın öğleye doğru arayın bizi, bilgilendirin. Hala ısrarla çamaşmamaya devam ederse gelip kulaklarını çekelim.

-Kulakları nerede ki ben çekeyim hemen düzelecekse.

-Deterjan kutusunun arkasında bi tanesi ama siz bulamayabilirsiniz, onun için yetkili birilerinin gelmesi gerekiyor maalesef.

-Daha önce hiç oturup konuşmadım ama onunla ben, söze nereden başlayacağımı bilemiyorum.

-Ya asıl sıkıntı bu işte aslında. Ergenlik döneminde yalnız bırakınca su akıp yolunu buluyor fakat yanlış buluyor işte.

-Evet, doğru valla iki yıl önce de su akıtmıştı. Boruyu değiştirince düzelmişti ama. Bu defa farklı sanki. Tedaviye yanıt vermiyor.

-O zaman size bir şans daha vermiş, siz değerlendirememişsiniz demek ki. Bu işi zorlaştıracak biraz.

-İyileşecek mi doktor?

- Kısmetse diyelim. Aramızda kalsın ama bence problem kesin kız meselesi. Bugünlerde apartmanınıza gelen yeni bi fırın ya da bulaşık makinesi var mı acaba?

-Var evet, üst kattaki komşularımız yeni bir bulaşık makinesi aldılar. Eskisi tabaklara değil, kombiye bulaşıyomuş.

-Dünya nereye gidiyor di mi hanımefendi, çamaşır makineleri çamaşmıyor, bulaşık makineleri etraflarına bulaşıyor, yarın bir gün bilgisayarlar bilgi saymayı bırakırlarsa şaşırmayın.

-Peki, bu durum bizim çamaşır makinemizi mi etkiliyor yani?

-Lütfen hanımefendi artık ona çamaşır makinesi demeyin, o evre atlamış anladığım kadarıyla o artık bir çamaşmayan makine. Büyümüş yani. Siz biberonla süt içiyormusunuz artık geceleri yatmadan önce. Saat kaç yatmıyosunuz bile, öyle değil mi? O da değişti, çamaşırları telepatiyle yıkayacak bundan böyle, öyle üç yüz altmış derece bağırarak deli gibi döndüğü günler geçmişte kaldı. Onun kartı değişti unutmayın. Olgunlaştı. Kartın değişmesi hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağının işaretidir.

-Ha, o yüzden değişti diyorsunuz. Renklileri durulamam diyor mesela. Eskiden durulardı. Renksizleri içine bile sokturmuyo.

-Bak sen terbiyesize. Evre atladı diye saygısız olması gerekmiyor ama. Motoruna söylediniz mi bunları? Haberi var mı?

-Evet. Motor sensin dedi.

-Ohoo, bunlar motor, kart arsız olmuşlar iyice. Lütfen ara ara fişini çekin ve idarenin kimde olduğunu hatırlatın onlara. Sonra başınıza çıkarlar, baş edemezsiniz. Mesela benim bi düdüklü tencerem vardı eskiden, baktım kuru fasülye pişince öttürmüyo düdüğünü, çektim aldım elinden. Yerine piyano taktırdım, şimdi konserlere çıkıyor ara sıra. En son Çin’e gitmişlerdi grup olarak. Eskiden başıma çıkıyordu, şimdi turneye çıkıyorlar yani. Gelip elimi öptü geçen. Sayende dedi.

-Sizce bizim çamaşır makinesi de bu kadar başarılı olabilir mi?

-Pilava bakar hanımefendi. Pilavın kıvamını güzel tutturuyorsa neden olmasın. Ama yine de size tavsiyem üç beyazdan uzak durmanız. Buzdolabı, çamaşır makinesi bir de...

-Bulaşık makinesi di mi? Anladım.

-Hayır tuz.

-Tuz mu? Tuz niye?

-Tuz niye olur mu hanımefendi çamaşır makinesini mahvediyor.

-Tuz. Tamam. Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim beyefendi. Dediklerinizi yapacağım. Oturup iyi bi ebeveyn gibi konuşacağım kendisiyle bakalım neymiş sorun. Eğer kız meselesiyle komşudan bulaşık makinesini isteriz artık. Yarın öğleye doğru sizi haberdar ederim. İyi geceler.

-İyi geceler hanımefendi. Sakın yumuşamayıp yüz göz olmayın. Başarılar. Hadi göreyim sizi.

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder