Karşılıklı telefon görüşmeleri şeklinde. Telefon çalar. Masa
başında bilgisayarında film izleyen adam telefona bakar filmi durdurur telefonu
alır açar.
-Buyrun Selami ben. Ya da arkadaşlarımın deyişiyle süper Selami,
size nasıl yardımcı olabilirim..
-İyi günler süper bey. Yetkili servisle mi görüşüyorum acaba?
-Buyrun efendim,
büyük şehir belediyesinin bana verdiği yetkiye dayanarak sizi dinliyorum. Gecenin
bir vakti size nasıl yardım edebilirim acaba?
- Beyefendi rahatsız
etmiyorumdur umarım.
-Rica ederim
hanımefendi ne münasebet, şirket olarak gece on bire çeyrek kala telefon
görüşmeleri personelimiz açısından en sevilen saatlerdir, aksine arkadaşlarımın
sevinç çığlıklarını duyduğunuzu sanıyorum.
-İyi, bir an çekindim rahatsız ederim diye, sevindim öyleyse.
-Sevindiğiniz
için mutluyum hanımefendi, inanın bir insanı mutlu edebilmek demek yarın bir
gün başka bir insanın sizi mutlu edeceğinin işaretidir, buyurun baklayı alalım.
-Efendim. Hangi baklayı?
-Dilinizin
altında sakladığınız baklayı, başka hangisi olacak. Gecenin en karanlık şu
saatlerinde neler yumurtlayacağınızı mesai arkadaşlarım ve ben pek bi merak
ediyoruz doğrusu. Herkesin üçüncü uykusuna evrilme döneminde bir ev kadını
beyaz eşya teknik servisini neden arar. Aydınlatın bizi lütfen.
-Bizim bi çamaşır makinemiz var.
-Sizi tebrik
ediyoruz efendim. İnanın değil çamaşır makinesi çamaşırı bile olmayan adamlar
tanıyorum. Buraya kadar bilindik hikaye. Giriş diyelim. Gelişme ne peki? Sizi
evlatlıktan red mi etti yoksa? Zamane çamaşır makinelerinin en büyük sıkıntısı
bu çünkü. Nankörler, kıymet bilmiyorlar hiç. Nerede o eski çamaşır makineleri
hanımefendi. Çamaşırları yıkarken ev halkı rahatsız olmasınlar diye koridor
boyunca volta atarlardı. Şimdikiler öyle mi yan gelip yatıyorlar oldukları
yerde affedersiniz camız gibi. Büyüğe hürmet yok hiç.
-Yok, evlatlıktan reddetmedi bizi.
-Şükür
korkmuştuk bütün arkadaşlar bir ara. Neyse ki korktuğumuz başımıza gelmemiş. Ne
gelmiş peki?
-Efendim?
-Başımıza
diyorum ne gelmiş ki ayın krallığını ilan ettiği bu nadide saatlerde
arkadaşlarımla beraber sesinizi duyabilme lütfuna erişebildik. Gelmeden olmaz
yani. Di mi?
-Problemi soruyorsunuz değil mi?
-Valla ne
diyeyim hanımefendi, (arkadaşlarına bakar) 10 puan, 10 puan ve 10 puan. Ülke
nüfusunun yüzde doksan yedisinin uykunun en derin diplerine yuvarlanıp
idraklerine kilit vurdukları şu dakikalarda bu açık zihin mesai arkadaşlarımla
beni size bir kez daha hayran bıraktı. Evet, sabahı beklemeyi başaramayan problem
nedir, onu soruyorum.
-Bizim geçen hafta çamaşır makinemiz bozulmuştu.
-Yeni nesil
böyle hanımefendi maalesef, hemen bozuluyorlar. İnanmayacaksınız ama, bizim de
bir ekmek kızartıcısımız var, geçen kahvaltıda şaka olsun diye oğlum ne yapıyon
içeride, giren ekmeklerin hepsi kızarıp çıkıyor dedim bozuldu hemen. Üç gündür
küsüz. Konuşmuyor. Neyse, benim problemlerimle başınızı ağrıtmayalım sizin
çamaşır makinesi niye bozulmuş bakalım?
-Ha, kartı değişti.
-Bozulur tabi
hanımefendi, bir çamaşır makinesinin kartı namusudur. Değişirse bozulur tabi.
Sizin memenizin yerine başka bişey taksalar bozulmaz mı?
-Yok değişmeden
önce bozulmuştu.
-Memeniz mi?
-Yok, çamaşma
kartı. Değişince bir iki gün güzel çalıştı. Sonra yine bozuldu işte, çamaşmıyo yine.
-Kartı
değişmişse çamaşması lazım aslında. Çamaşma çipi kartta çünkü. Başka bir sorunu
olmasın sakın. Daha önce hiç psikolojik destek almış mıydınız?
-Bana mı?
-Tabi ki hayır.
Sizin psikolojik desteğe ihtiyacınız mı var allasen. Teessüf ederim.
-Ne bileyim o
kadar çok meme lafı geçti ki kendimden şüphe ettim bi ara.
-Hayır yanlış
anladınız beni, çamaşır makinenize diyorum. Daha önce psikolojik destek almış
mıydı hiç. Adı üstünde çamasması lazım ki çamaşır makinesi diyebilelim değil
mi. Bence oturun bir konuşun bakalım neden çamaşmıyomuş, anlatsın size bir, siz
de yarın öğleye doğru arayın bizi, bilgilendirin. Hala ısrarla çamaşmamaya
devam ederse gelip kulaklarını çekelim.
-Kulakları
nerede ki ben çekeyim hemen düzelecekse.
-Deterjan
kutusunun arkasında bi tanesi ama siz bulamayabilirsiniz, onun için yetkili
birilerinin gelmesi gerekiyor maalesef.
-Daha önce hiç
oturup konuşmadım ama onunla ben, söze nereden başlayacağımı bilemiyorum.
-Ya asıl sıkıntı
bu işte aslında. Ergenlik döneminde yalnız bırakınca su akıp yolunu buluyor
fakat yanlış buluyor işte.
-Evet, doğru
valla iki yıl önce de su akıtmıştı. Boruyu değiştirince düzelmişti ama. Bu defa
farklı sanki. Tedaviye yanıt vermiyor.
-O zaman size
bir şans daha vermiş, siz değerlendirememişsiniz demek ki. Bu işi zorlaştıracak
biraz.
-İyileşecek mi
doktor?
- Kısmetse
diyelim. Aramızda kalsın ama bence problem kesin kız meselesi. Bugünlerde
apartmanınıza gelen yeni bi fırın ya da bulaşık makinesi var mı acaba?
-Var evet, üst
kattaki komşularımız yeni bir bulaşık makinesi aldılar. Eskisi tabaklara değil,
kombiye bulaşıyomuş.
-Dünya nereye
gidiyor di mi hanımefendi, çamaşır makineleri çamaşmıyor, bulaşık makineleri
etraflarına bulaşıyor, yarın bir gün bilgisayarlar bilgi saymayı bırakırlarsa
şaşırmayın.
-Peki, bu durum bizim çamaşır makinemizi mi etkiliyor yani?
-Lütfen
hanımefendi artık ona çamaşır makinesi demeyin, o evre atlamış anladığım
kadarıyla o artık bir çamaşmayan makine. Büyümüş yani. Siz biberonla süt
içiyormusunuz artık geceleri yatmadan önce. Saat kaç yatmıyosunuz bile, öyle
değil mi? O da değişti, çamaşırları telepatiyle yıkayacak bundan böyle, öyle üç
yüz altmış derece bağırarak deli gibi döndüğü günler geçmişte kaldı. Onun kartı
değişti unutmayın. Olgunlaştı. Kartın değişmesi hiçbir şeyin artık eskisi gibi
olmayacağının işaretidir.
-Ha, o yüzden
değişti diyorsunuz. Renklileri durulamam diyor mesela. Eskiden durulardı.
Renksizleri içine bile sokturmuyo.
-Bak sen
terbiyesize. Evre atladı diye saygısız olması gerekmiyor ama. Motoruna
söylediniz mi bunları? Haberi var mı?
-Evet. Motor sensin dedi.
-Ohoo, bunlar
motor, kart arsız olmuşlar iyice. Lütfen ara ara fişini çekin ve idarenin kimde
olduğunu hatırlatın onlara. Sonra başınıza çıkarlar, baş edemezsiniz. Mesela
benim bi düdüklü tencerem vardı eskiden, baktım kuru fasülye pişince öttürmüyo
düdüğünü, çektim aldım elinden. Yerine piyano taktırdım, şimdi konserlere
çıkıyor ara sıra. En son Çin’e gitmişlerdi grup olarak. Eskiden başıma
çıkıyordu, şimdi turneye çıkıyorlar yani. Gelip elimi öptü geçen. Sayende dedi.
-Sizce bizim çamaşır makinesi de bu kadar başarılı olabilir mi?
-Pilava bakar
hanımefendi. Pilavın kıvamını güzel tutturuyorsa neden olmasın. Ama yine de
size tavsiyem üç beyazdan uzak durmanız. Buzdolabı, çamaşır makinesi bir de...
-Bulaşık makinesi di mi? Anladım.
-Hayır tuz.
-Tuz mu? Tuz niye?
-Tuz niye olur mu hanımefendi çamaşır makinesini mahvediyor.
-Tuz. Tamam.
Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim beyefendi. Dediklerinizi yapacağım.
Oturup iyi bi ebeveyn gibi konuşacağım kendisiyle bakalım neymiş sorun. Eğer
kız meselesiyle komşudan bulaşık makinesini isteriz artık. Yarın öğleye doğru
sizi haberdar ederim. İyi geceler.
-İyi geceler
hanımefendi. Sakın yumuşamayıp yüz göz olmayın. Başarılar. Hadi göreyim sizi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder